DEHB’li Çocuğu Klinik ve Pedagojik Açıdan Yeniden Düşünmek
- psk.dan.doganyildirim

- 30 Eyl
- 4 dakikada okunur
Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB), çocukluk çağında başlayan, dikkat sürdürmede güçlük, dürtüsellik ve aşırı hareketlilik ile karakterize nörogelişimsel bir durumdur. DSM-5’e (APA, 2013) göre DEHB’nin belirtileri en az iki farklı ortamda (örneğin okul ve ev) belirgin işlev kaybına neden olmalıdır. Bozukluk, yalnızca akademik değil; sosyal ilişkiler, duygusal düzenleme ve benlik algısı üzerinde de derin etkiler yaratır.
Kapsamlı psikiyatrik değerlendirme yapılmadan konulan DEHB tanısının ve ilaç endüstrisinin çıkarları doğrultusunda yanlış ilaç kullanımı günümüzde oldukça sık karşılaşılan bir sorundur; özellikle ailelerin veya eğitimcilerin her odak kaybını, dalgınlığı veya hiperaktiviteyi DEHB ile karıştırması, gereksiz ilaç başlanmasına yol açabilmektedir. Oysa her dikkat dağınıklığı, DEHB tanısı anlamına gelmez ve tanı ancak uzman psikiyatrist veya çocuk psikiyatristi tarafından kapsamlı değerlendirme sonrası konulabilir.
Nörogelişimsel bir bozukluk olarak DEHB, beynin özellikle prefrontal korteks, bazal gangliyonlar ve beyincik bölgelerinde gözlenen işlevsel farklılıklarla ilişkilidir. Bu bölgeler dikkat kontrolü, planlama, dürtü denetimi ve çalışma belleği gibi yürütücü işlevlerden sorumludur.
Bu nörobiyolojik temel, davranışsal düzeyde sürekli dağınıklık, kolay sıkılma, görev tamamlama güçlüğü ve dürtüsel karar verme biçiminde gözlemlenir. Ancak bu bulgular, DEHB’nin yalnızca biyolojik bir durum olduğu anlamına gelmez; çevresel, ilişkisel ve pedagojik etmenler de klinik tabloyu şekillendirilmektedir.
Bilimsel araştırmalar, bu bozukluğun biyolojik, genetik, nörolojik, çevresel ve psikososyal etmenlerin bir araya gelmesiyle ortaya çıktığını göstermektedir.
DEHB’nin Nedenleri:
1. Genetik Faktörler
Kalıtsal eğilim DEHB’nin en güçlü belirleyicisidir. Araştırmalara göre DEHB’li çocukların %70-80’inde birinci derece akrabalarında (anne, baba, kardeş) benzer belirtilerin görüldüğünü göstermektedir.
2. Beyindeki Yapısal Farklılıklar
DEHB’li bireylerde prefrontal korteks, bazal gangliyonlar, anterior singulat korteks ve beyincik bölgelerinde hacim azalması veya aktivasyon farklılıkları saptanmıştır.
Bu bölgeler; planlama, dikkat kontrolü, davranış inhibisyonu ve motor düzenlemeyle ilişkilidir.
3. Gebelik ve Doğumla İlgili Faktörler
Anne karnında nikotin, alkol veya madde kullanımı, dopamin sisteminin gelişimini olumsuz etkileyebilir. Düşük doğum ağırlığı, erken doğum, doğum sırasında oksijen yetersizliği (hipoksi) gibi durumlar da sinir sistemi gelişimini bozabilir.
Bu faktörler tek başına DEHB’ye yol açmaz; ancak genetik yatkınlığı olan bireylerde genellikle riski artırır.
4. Çevresel ve Psikososyal Faktörler
Yüksek stres, ebeveyn çatışmaları veya yetersiz ebeveyn denetimi semptomların şiddetini artırabilir. Aşırı ekran kullanımı, düzensiz uyku, yetersiz fiziksel aktivite ve dengesiz beslenme dikkat süreçlerini olumsuz etkileyebilir.
Kurşun veya diğer çevresel toksinlere maruz kalma (özellikle erken yaşta) nörolojik gelişimi olumsuz etkileyen bir risk faktörüdür.
DEHB’nin tek bir nedeni yoktur; çok faktörlü bir köken söz konusudur.Genetik yatkınlık zemininde, nörokimyasal farklılıklar, erken gelişim koşulları ve çevresel stres faktörleri birleştiğinde tablo belirgin hale gelir. Bu nedenle, tanı ve müdahale sürecinde sadece ilaç tedavisine değil, psikolojik destek, eğitimsel düzenleme ve aile iş birliğine dayalı bütüncül bir yaklaşım gereklidir.
DEHB’li Bireylere Bütüncül Yaklaşım: Ev ve Okul İçin Ortak Öneriler
1. Durumu Anlamak ve Kabul Etmek
DEHB bir “isteksizlik” ya da “disiplin sorunu” değil, nörogelişimsel bir farklılık olduğu unutulmamalı.
Davranışı kişilikle karıştırmamak gerekir: “Dikkatini toparlayamadın” demek, “Dikkatsizsin” demekten çok daha yapıcıdır.
2. Tutarlı ve Yapılandırılmış Bir Ortam Oluşturmak
Günlük yaşamda (evde ve okulda) rutin ve öngörülebilir bir düzen kurulabilir. Günün akışını gösteren görsel planlar, hatırlatma tabloları ve renkli notlar kullanmak çoğu kez faydalı sonuçlar doğurur.
Değişiklikleri önceden haber verebilirsiniz; “Birazdan ödev zamanı geliyor” gibi geçiş uyarıları yapabilirsiniz.
3. Kısa, Net ve Sade İletişim
Talimatlar kısa, açık ve tek adımlı olmalıdır. (Defterini aç, Sayfa 15’i bul vb.)
Birkaç adımlı yönergelerin takibi zor olabilmektedir.
4. Olumlu Davranışı Fark Etmek ve Pekiştirmek
Sözlü takdir etmek kadar küçük ödüller, semboller ya da puan tabloları da etkili olabilir.
Ceza yerine doğal sonuçlar kullanılabilir. Örneğin “Toplamazsan oyuncaklarını bulamazsın’’ gibi.
Eleştiriden çok geri bildirim vermek önemlidir; her olumlu davranış öğrenmeyi pekiştirir.
5. Kısa Süreli Görevler ve Ara Verme
Dikkat süresine uygun bloklar (10–15 dakika) oluşturulabilir. Adım adım kısa yönergelerin sunulması fayda sağlayabilir.
Okulda öğretmen, evde ebeveyn aynı yöntemi kullanırsa, çocukta süreklilik duygusu çoğunlukla oluşur.
6. Fiziksel ve Duyusal Ortam Düzenlemesi
Çalışma alanını sade, dikkat dağıtıcı unsurlardan arınmış olmalıdır.
Işık, gürültü ve masa düzenine özen gösterilmeli.
Sınıfta çocuğun öğretmene yakın ve uyaranı az bir noktaya oturması faydalı olabilir.
7. Duygusal Düzenleme ve Sabır
DEHB’li çocuklar duygularını yönetmekte zorlanabilir; öfke, kaygı, kırılganlık sık görülebilir.
Hem aile hem öğretmen sakin ve kararlı bir tutum sergilemelidir.
Çocuğun duygularını bastırmak değil, tanımasına yardımcı olmak hedeflenmelidir.
8. Aile-Okul-PDR Birimi İş Birliği
Düzenli iletişim kurmak önemlidir; haftalık kısa bilgilendirmeler bile çoğunlukla büyük fark yaratır .
Psikolojik Danışma ve Rehberlik Birimi, öğretmen ve aile ortak dil kullanmalıdır.
Evde yapılan gözlemler (uyku, odaklanma, ödev davranışı) öğretmenle paylaşılmalıdır.
Öğretmenin önerileri evde, ebeveynin gözlemleri okulda dikkate alınmalıdır.
9. Benlik Saygısını Güçlendirmek
Çocuğun sadece “eksik” yanlarını değil, güçlü yönlerini de öne çıkarılabilir.
Sporda, sanatta, mizah veya yaratıcılıkta başarılı olduğu alanları desteklenebilir.
Küçük başarılar fark edildiğinde, çocuğun içsel motivasyonu artar.
10. Profesyonel Destek ve İzlem
Gerektiğinde psikolojik danışman, psikiyatrist, psikolog veya özel eğitim uzmanından destek alabilirsiniz.
İlaç tedavisi gerekiyorsa bu, tek başına değil; davranışsal ve psikoeğitim destek ile yürütülmelidir.
Süreç düzenli olarak takip edilmeli; okul ve aile geri bildirimleri birlikte değerlendirilmelidir.
KAYNAKÇA
Aydın, A. (2020). Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu (DEHB): Tanı, Değerlendirme ve Müdahale Süreci. Ankara: Pegem Akademi Yayıncılık.
Bacanlı, H. (2018). Gelişim ve Öğrenme Psikolojisi. Ankara: Nobel Akademik Yayıncılık.
Bilgiç, A. (2019). “Dikkat Eksikliği ve Hiperaktivite Bozukluğu Olan Çocuklarda Davranışsal Müdahaleler.” Türk Psikiyatri Dergisi, 30(2), 134–144.
İzmir, M. (2018). Yaramaz Çocukları İlaçlamayın! Hayy Kitap.




Yorumlar