top of page

Psikoterapi Nedir, Ne Değildir?

  • Yazarın fotoğrafı: psk.dan.doganyildirim
    psk.dan.doganyildirim
  • 30 May
  • 3 dakikada okunur

Güncelleme tarihi: 6 Haz


Psikoterapi; bireyin yaşadığı ruhsal sıkıntıları anlamlandırması, bilişsel ve duygusal süreçleriyle yüzleşerek içgörü geliştirmesi, işlevselliğini artırması ve içsel kaynaklarını harekete geçirmesi amacıyla yapılandırılmış, kuramsal temellere dayanan bir müdahale sürecidir. Bu süreç yalnızca bireyin belirtilerini hafifletmeyi değil, aynı zamanda yaşamına daha bütünlüklü ve farkındalıklı bir şekilde devam etmesini amaçlayan derinlikli bir dönüşüm alanıdır. Ancak bu sürece başlamadan önce hem danışanın hem de yakın çevresinin psikoterapinin doğasına, sınırlarına ve işleyişine dair bazı temel kavramlar hakkında farkındalık geliştirmesi son derece önemlidir. Terapötik sürece (danışan ile terapist arasında kurulan, güvene dayalı, duygusal açıdan destekleyici ve iyileştirici iş birliği) dair bilinen yanlış inanışlar —örneğin terapistin öğüt veren bir otorite figürü olduğu, terapinin yalnızca konuşup rahatlama sağladığı ya da kısa sürede hızlı çözümler sunduğu gibi beklentiler— sürecin doğasına uygun olmayan yaklaşımlardır. Bu tür bilgi eksiklikleri ve önyargılar, hem danışanın terapiye olan motivasyonunu zayıflatmakta hem de terapötik ittifakın kurulmasını ve derinleşmesini engelleyerek sürecin sekteye uğramasına neden olabilmektedir. Bu yazıda, terapiye başlamadan önce bilinmesi gereken temel hususlar bilimsel kuramlar ve klinik uygulamalar ışığında ele alınacak; psikoterapiye dair gerçekçi bir çerçeve sunulacaktır.

 

1. Psikoterapi Süreci Bir Değişim Sürecidir, Hızlı Çözüm Sunmaz

Terapi, çözüm odaklı bir müdahale olsa da birçok psikolojik yapının yıllar içinde oluştuğu ve değişimin zamanla gerçekleştiği unutulmamalıdır. Hızlı sonuç beklentisi, sürece yönelik sabırsızlık geliştirebilir. Özellikle derin yapısal dönüşümleri hedefleyen psikanaliz gibi yaklaşımlarda zaman, tekrar ve içgörü sürecin ayrılmaz parçalarıdır (Wachtel, 2011).

 

2. Terapi Konuşmaktan Fazlasıdır

Psikoterapinin halk arasında "konuşup rahatlama", "içini dökme" gibi ifadelerle tanımlanması, sürecin bilimsel yapısının göz ardı edilmesine neden olur. Oysa psikoterapi; terapötik değerlendirme, hedef belirleme, müdahale tekniklerinin uygulanması ve değişimin izlenmesini içeren sistematik bir süreçtir (Kazdin, 2000). Elbette duygusal boşalım (katarsis) terapötik sürecin bir parçası olabilir, ancak bu tek başına yeterli değildir.


3. Güvene Dayalı İletişim ve İlişki Sürecin Temel Belirleyicisidir

Araştırmalar, terapötik ittifakın (terapist ve danışan arasındaki güvene dayalı ilişki) terapinin başarısındaki en güçlü öngörücülerden biri olduğunu göstermektedir (Norcross & Lambert, 2018). Terapistin donanımı kadar, danışanın sürece aktif katılımı, açık iletişim becerisi ve duygularına temas edebilme düzeyi de kurulan ilişkinin ve değişimin niteliğini etkiler.

 

4. Duygusal Yoğunluk ve Zorlanmalar Sürecin Doğal Parçasıdır

Terapi sürecinde bazı seanslar rahatlatıcı olabilirken, bazıları kişinin bastırdığı ya da kaçındığı duygularla yüzleşmesine neden olabilir. Bu durum, terapide bir "geriye gidiş" değil; içgörüye ve iyileşmeye açılan bir kapıdır. Özellikle travma temelli çalışmalarda duygusal düzenleme becerileri becerileri geliştirilmeden yapılan yüzleştirmeler, yeniden travmatizasyon riski doğurabilir (Herman, 1992). Bu nedenle terapi süreci dikkatle yapılandırılmalıdır.

 

5. Terapist Değerlendirme Yapan, Tanı Koyan ya da Yargılayan Biri Değildir

Terapist, danışanı yargılayan ya da hayatına doğrudan yön veren bir figür değildir. Danışanın yaşamını kendi değerleri ve öncelikleri doğrultusunda anlamlandırmasına destek olan bir yol arkadaşıdır. Özellikle gizlilik, özerklik ve zarar vermeme gibi etik ilkelere bağlılık, terapistin profesyonel sınırlarını belirler (APA, 2017).

 

6. Terapötik Yaklaşım ve Terapist Seçimi Önemlidir

Farklı kuramsal yaklaşımlar (psikanaliz, varoluşçu terapi vb.) farklı müdahale biçimleri sunar. Danışanın ihtiyaçları, kişilik yapısı ve hedefleri bu seçimde belirleyici olabilir. Aynı zamanda terapist ile kurulan bağ da sürecin verimliliğini etkiler. İlk görüşme, bu uyumu test etmek açısından önemlidir ve danışan, yeterli gözleme sahipse başka bir terapist seçme hakkına sahiptir.

 

7. Terapi Süreci Düzenli Katılım ve Sorumluluk Gerektirir

Terapötik süreç yalnızca seanslar sırasında gerçekleşen bir müdahale değildir. Seanslar arası uygulamalar, düşünsel süreçler, davranış değişiklikleri ve iç gözlemler de sürecin etkisini artırır. Bu nedenle danışanın aktif katılımı, süreci sahiplendiğini gösteren ve ilerlemeyi sağlayan en önemli göstergelerdendir.

 

8. Gizlilik Esastır, Ancak Sınırları Vardır

Psikoterapi sürecinde gizlilik temel bir etik ilkedir. Ancak bu gizlilik bazı istisnai durumlarda sınırlanabilir. Danışanın kendine zarar verme riski (intihar planı/girişimi), başkalarına zarar verme tehdidi, çocuklara yönelik istismar ya da ağır ihmal gibi durumlarda terapistin ilgili kurumlara bilgi verme yükümlülüğü doğar. Ayrıca bir mahkeme kararı doğrultusunda bilgi talep edilirse, terapist yasal çerçevede bu bilgiyi paylaşmak zorunda kalabilir. Bu istisnalar dışında danışanın onayı olmadan hiçbir bilgi üçüncü kişilerle paylaşılmaz. Terapist, sürecin başlangıcında bu gizlilik ilkesi ve istisnaları hakkında danışanı bilgilendirmelidir.

 

9. Psikoterapi Tavsiye Verme Süreci Değildir

Psikoterapi, bireyin içgörü geliştirmesi ve karar alma becerilerini artırması üzerine kuruludur. Terapist, danışanın yerine karar vermez ya da onun hayatına doğrudan yön vermez. Bu nedenle terapist, didaktik bir figür değil, danışanın içsel süreçlerini destekleyen bir eşlikçidir (Hill & O’Brien, 1999).

 

10. Psikoterapi Kişisel Gelişim Semineri, Koçluk ya da Motivasyon Süreci Değildir

Günümüzde kişisel gelişim uzmanlığı, yaşam koçluğu ve popüler psikoloji kavramları, psikoterapiyle sıkça karıştırılmaktadır. Oysa psikoterapi; etik ilkelere bağlı, kuramsal temele dayanan, yapılandırılmış, süpervizyon ve bilimsel araştırmalarla desteklenen bir süreçtir. Psikoterapi, motivasyon konuşmaları ya da ilham veren tavsiyeler sunma süreci değildir.

 

11. Psikoterapi Sınırsız, Kayıtsız Bir İlişki Değildir

Psikoterapi, profesyonel sınırlara dayalı bir ilişki gerektirir. Terapist, danışanla sosyal ilişki kurmaz, arkadaşlık geliştirmez, kişisel fayda gözetmez. İkincil bir rol üstlenmez. Bu sınırlar hem etik hem de müdahalenin niteliği açısından büyük önem taşır. Özellikle aktarım ve karşıt aktarım süreçlerinin sağlıklı yönetilmesi, sınırların korunmasıyla mümkündür (Gelso & Hayes, 2007).

 
 
 

Yorumlar


Bu gönderiye yorum yapmak artık mümkün değil. Daha fazla bilgi için site sahibiyle iletişime geçin.

Bana Ulaşın

Daha fazla bilgi edinmek ve randevu almak için mail atabilirsiniz.

        psk.dan.doganyildirim@gmail.com

 

         

        Caferağa, Kadıköy/ İstanbul

         psk.dan.doganyildirim

  • Instagram

Taleplerinizi Buradan İletebilirsiniz.

© 2025, Doğan Yıldırım. Tüm hakları saklıdır. doganyildirim.info

bottom of page